Dünyanın En Mutlu Adamı

Hoşgeldin!

Forum sitemiz tamamen ücretsizdir.

Şimdi Kayıt Ol!

Siz Hayatınızdan Memnun musunuz?

  • Evet

    Oy: 7 50.0%
  • Hayır

    Oy: 3 21.4%
  • Şu aralar değil

    Oy: 4 28.6%

  • Kullanılan toplam oy
    14
Site Admini
Katılım
13 Ağu 2014
Mesajlar
868
Tepki puanı
337
Puanları
138
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.instagram.com
Dünya’nın en mutlu insanı… Başlığın iddialı olduğunu mu düşünüyorsunuz? Evet bizce de öyle. Mutluluk görecelidir, neye göre dünyanın en mutlu insanı olunuyormuş? Aklınızdan bunlar da geçiyorsa bilin ki biz de o penceredeydik, biraz araştırıncaya kadar.

Matthieu Ricard ilginç bir adam. 20’li yaşlarına kadar Fransa’da yaşamış bir genetik bilimci. Mutsuzluğundan yola çıkarak, mutluluğu sorgulamaya başlıyor ve Fransa’daki güzel yaşantısını bırakıp Hindistan’a ve oradan Himalayalara geçiyor. Şimdi “Eeh oralara gitsem, şehir hayatından, iş stresinden kurtulsam, kendimi doğanın kollarına bıraksam ben de tabii mutlu olurum” diyebilirsiniz ancak Ricard ülkeden ülkeye seminerlere ve yardımlara koşan duyarlı, meşgul de bir insan. 4 ay boyunca yaklaşık 70 ülkeye iş seyahati yapıyor…

Ricard’ın mutluluk hormonlarının seviyesi, yaşadığı himalayalar kadar yükselmiş. Bilimsel deneyin sonucu onun dünyanın en mutlu insanı olduğunu söylüyor. Deneyin nasıl yapıldığını, nasıl bu kadar mutlu olabildiğini ve Ricard’ın mutluluğunuza yazdığı huzur reçetesini merak ediyorsanız buyrunuz…

Matthieu Ricard, Fransa’da Pasteur Enstitüsünde Moleküler Biyoloji okudu. 41 yıl önce Fransa’daki tüm rahat yaşantısını ve bilimsel çalışmalarını bırakıp, kendinde eksik hissettiği huzuru bulmaya Hindistan’a gitti


Hindistan’da Budizm okudu ve 30 yaşında keşiş oldu. Şimdi ise Nepal’de bir manastırda yaşıyor ve Dalai Lama’ya danışmanlık yapıyor.

Wisconsin Üniversitesi nörologlarından Richard Davidson, uzun zamandır meditasyon yapanların zihnini görünteleyebilmek üzerine bir çalışma başlattı. Matthieu Ricard’ın beyin aktiviteleri inanılmazdı…

Kafasına tam 256 elektrot yerleştirildi ve MR görüntülerine bakıldı. Beynin sol pre-frontal beyin zarında, bugüne kadar kaydedilen en yüksek seviyede faaliyet görülmüş. Mutluluğa dair çok yüksek bir kapasiteye sahip Ricard’ın beyni.

Basitçe şöyle açıklayalım; Bu bölgede değerler +0.3 ile -0.3 arasında ifade ediliyor. Ricard’ın -0.45’in üzerinde. Mutluluk hormonunun gösterildiği alanlar sürekli etkin ve kocaman!


Daha önce hiçbir Nörolojik testte bu orana rastlanmamış. Ayrıca Ricard’ın beyninde meditasyon sırasında bilinç, dikkat ve hafızadan sorumlu bölgeler de son derece aktif.


Nörolog Richard Davidson bu durumu şöyle açıklıyor;

“Nöroplastisite henüz bebeklik çağında olan bir alan. Biz son 12 yıldır meditasyonun, dikkatin, duygusal dengenin haritasını çıkarmak üzere çalışmalar yürütüyoruz. Toplamda 50,000 kez meditasyon yapmış, yani zihin eğitiminin uzmanı olan bu insanlarla yürüttüğümüz çalışmalarda elde ettiğimiz sonuçlar inanılmaz. Modern zamanlarda belki bizler buna çok fazla vakit ayıramıyoruz ancak günlük 20 dakikalık meditasyonun bile beyin üzerindeki gücü çok büyük.”

Dünya’nın en mutlu insanı Richard Matthieu’nun mutluluk ve huzura yazdığı reçetelerine biraz göz atalım;

-Dış dünyayı kontrol gücünüzün sınırlı, geçici ve hatta aldatıcı olduğunu kabul edin. İçinize bakmaya, orayı kontrol etmeye çalışın.
-Mutluluğu yakalamak istiyorsanız, çaba harcamanız, gelişmeniz gerektiğini kabul edin. Hayat sipariş kataloğu değildir.
-Öfkenizin farkına varırsanız, kendini besleyemez ve varlığını uzun süre sürdüremez, zamanla yok olur. Öfkenizin farkına varmayı alıştırma yaparak öğrenebilirsiniz. Zamanla öfkeye, grip kadar seyrek yakalanırsınız.
-Keyif ile mutluluğu karıştırmayın, keyif insanı yorar, tüketir. Mutluluk öğrenilmesi gereken bir yetenektir. Her insanda bu potansiyel vardır.

Zevk alma durumunu tadını sevdiğiniz bir pastaya benzetiyor. İlk diliminde güzel sonra biraz sıkmaya başlıyor ve en son tamamen tükeniyor isteğiniz. Maddeye bağlı tüm zevklerin sonu aynıdır ve gerçek mutlulukla karıştırılmamalı diyor.

Her şeye sahip olarak mutlu olabileceğini düşünenlerin, kendileri için mutluluğu baştan yıkıcı hale getirdiğini savunuyor. Ricard; “Mutluluğu oluşturan, huzur ve tamamlanma hissidir” diye belirtiyor.

En çok da “Bilinçliliğe” dikkat çekiyor. Ne demek istiyor?

“Bilinçlilik, bütün imgelerin kendi üzerinde ortaya çıkmasına izin veren bir ayna gibidir. Bilinçlilik, saf kavramsal bir nitelik olduğu için, değişim için her zaman bir olasılık vardır…Bütün duygular geçicidir. Zihin eğitiminin temeli budur”.

Tüm duyguların tabiatının aynı olduğunu ve genel tek bir panzehirle hepsinden kurtulmanın mümkün olduğunu söylüyor.

Ricard; “Düşüncelerin zihnimize gelmesini durdurmak imkânsızdır ancak etrafınızdaki belirli bir sese ya da nefes alış-verişlerinize odaklanarak onları biraz olsun susturabilir, zihninizi rahatlatıp temizleyebilirsiniz. Zihninizin kölesi olmak zorunda değilsiniz”.

Ve ekliyor; Sağlıklı bir beyin, tıpkı bir ayna gibi olmalıdır. Nasıl bir ayna, farklı yüzleri gösteriyor ancak hiçbiri onun üzerinde yapışıp kalmıyorsa, düşüncelerimiz de zihnimizden aynı şekilde akıp geçmeli. Onların akışını izlemeliyiz; tutunup kalmamalıyız.

-Dikkatinizi özellikle nefes alış-verişleriniz üzerinde yoğunlaştırın. Bir süre sonra düşünceler gelecektir fakat bunu fark ettiğiniz anda tekrar nefesinize odaklanmaya başlayın. Geçmiş ya da gelecek yerine içinde bulunduğunuz âna odaklanmaya çalışın.
-Meditasyon, farkındalık ve duyarlılık yaratmakla ilgilidir. Örneğin anksiyete yaşıyorsanız, bunu durdurmaya çalışmak ve size kaygı veren düşünceleri unutmak mümkün değildir. Ancak duyarlılık ve gözlemcilik geliştirme yeteneği kazandığınızda, kaygınızı da tıpkı dışardaki seslerin akışını izlediğiniz gibi izleyip hissedebilirsiniz.

Meditasyonu ise piyano çalmaya benzetiyor. Her gün belirli bir süre piyano çaldığınızda nasıl bir süre sonra ustalaşmaya başlıyorsanız, meditasyonda da durum aynı bu şekildedir diye belirtiyor.


http://listelist.com/matthieu-ricard/ linkinden alıntıdır
 
Forum Üyesi
Katılım
17 Şub 2017
Mesajlar
370
Tepki puanı
121
Puanları
118
Konum
İstanbul
Herkesin kendine göre bir takım problemleri var. Kimine göre çok büyük sıkıntı olan bir konu kimine göre basit çözülebilecek bir problem.
Mutlu olmak bizim elimizde mi? Bence Türkiye şartlarında(TR de yaşadığım için) biraz zor! Yaşadığımız şehrin şartlarına göre yoğuruluyoruz. İstanbul denince benim aklıma trafik geliyor, insan kalabalığı geliyor, pahalılık geliyor, geçinmek için köpek gibi çalışmak geliyor, kentsel dönüşüm geliyor. O kadar çok olumsuzluk var ki iyi şeyleri yaşayamıyor insan. En basiti hafta sonu bir yere gidelim keyif yapalım diyorsun keşmekeş insan dolu. Burnundan geliyor. Sağlık sorunu yaşıyorsun devlet hastanesinden sıra almak ne mümkün, özele gidim desen ateş pahası.
Monotona bağlıyoruz hayatı. Ev-iş-okul, bermuda şeytan üçgeni resmen :D
Bir de zaman o kadar boktan bir zaman ki, insanlıktan çıkmış o kadar çok birey var ki! Ne merhamet duygusu kalmış, ne empati, ne anlayış, ne sabır! Düşüncemizi savunamaz hale geldik. Hep aşağılama, laf sokma, ego tatmin etme çabası.
Ricard a öyle özendim ki. Ne mutlu ona ki hayatla barışık yaşıyor. Kapitalist sistemin köleleriyiz. Robot gibi yaşıyoruz. Sanki bir daha dünyaya gelecekmişiz gibi.. Oysa ki zaman beklemiyor, bugün varız yarın yokuz. Ölünce yanımızda götüreceğimiz sadece iyiliklerimiz ve kötülüklerimiz.
Herkes refah, huzurlu, adil, mutlu bir hayat ister. Kimisi bir bisikletle mutlu olur, kimisi Ferrari F430 la, kimisi muhtaç olana yardım ederek, kimisi başkasının kötüyü yaşamasıyla... Bu liste uzar gider....
Son sözüm şudur;
Allah çok verip azdırmasın, az verip süründürmesin :D
 
Yorum
  • :)
  • :D
  • ;D
  • :lollol:
  • :lol:
  • ;)
  • :(
  • :cool:
  • :p
  • :eek:
  • :laugh:
  • :rolleyes:
  • :angry:
  • :mad:
  • :embarras:
  • :undecided:
  • :cry:
  • :evil:
  • :heart:
  • %p
  • :bravo:
Üst